19 Mayıs 2013 Pazar

Neler Oluyor Hayatta?

Birde şu rüyam gerçek olsa olsa..Sabah olup uyanınca, her şey yine aynı kalsa... Ben Hababam Sınıfı nın bütün müziklerini çok severim aslında filmlerini de çok severim ama Kemal Sunal oynayınca ..(tabii uyarlamalar hariç) Her neyse esas konumuz; yok yani öylesine bir yazı bu.
Her cuma olduğu gibi bu cuma da kitapçıya gittim ve birinci kitabına sahip olduğum Bildirge serisinin ikinci kitabı olan Direniş i benim sevgili ikinci el kitapçımdan 8 liraya aldım. Bakmayın ikinci el olduğuna kıvrılmış sayfası bile yok. İkinci el kitapçılardaki kitaplarını %85 nin durumu böyle aslında çünkü seçerek alıyorlar. Bursa da neredeyse 1.el kitapçıdan çok ikinci el kitapçı var tabii yerini bilene. Bu deco-bant larıda kitap ayracı yapmak için almıştım bir yaz gelsinde hepsini bitirene kadar kullanayım artık..
Artık Aşk Yeniden kitabını okumayı bitirdim ve en kısa zamanda yorumunu da yazıcam ancak hiç iyi şeyler yazmayı planlamıyorum her neyse söylemeyeyimde süprizi kaçmasın(ne süprizi be beğenmedim işte kitabı). Kitabın üzerindeki ayracı okurken kullanmıştım kendim deco bantla yapmıştım. tabii biraz kameramın azizliğine uğramış.
Şu sırala sınav haftasına 1 hafta kaldığı için kısa bir kitap okuyayım dedim ve kitap fuarından edindiğim Zehir Yiyenler ve Hikayeleri kitabını okumaya başladım. Kitap ayracını bana kardeşim yılbaşı hediyesi olarak almıştı. Üzerinde ki balina kafasını bir sağa bir sola falan çeviriyor bayağı şeker. Peki neden balina?  Çünkü en sevdiğim hayvanlar balina ve atlardır. İşte böyle..

 
Buda bahsettiğim hababam şarkısı (hababam güm güm güm hababam güm güm güm...)

18 Mayıs 2013 Cumartesi

Mükemmel Çekilişşş

Sevgili Gülcenin Zaman Tünelinde çok güzel bir çekiliş var ben katıldım sizinde katılmanızı tavsiye ederim :)

17 Mayıs 2013 Cuma

Oniks-Jennifer L. ARMENTROUT/ Kitap Yorumu..

           Herkesin tahmin ettiği üzere zaten kitaptan büyük bir zevk aldım. Tam olarak kitabın yorumunu yapmaya başlamadan önce nedenlerinden biri söylemek istiyorum sizlere; yayınevinin el çabukluğu. Yani Dex yayınlarının seri 2. kitabını 1. kitabıyla arasında pek zaman farkı bırakmadan yayınladı. Zaten bu Dex yayınevinin sevilmesinin en önemli sebeplerinden biri zannımca( ama maalesef bir türlü ikinci kitabını yayınlamadıkları Yemin Serisi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. İleride bununla ilgili bir yazıda yazmayı planlıyorum). Mesela Pegasus yayınevi Hush Hush serisinin 4. kitabı Finale için sağolsun bayağı bir bekletmişti bizi. Her neyse yoruma başlamadan önce bu bana göre çok önemli olan konuya da değinmek istedim. Şimdi gelelim yoruma...
           Ahhh..kitap gerçekten çok güzeldi keşke biraz daha sürseydi dedim Obsidiyendeki gibi yine bitince.(bayağıda bir devrik oldu bu cümle). Kitabı en güzel yapan taraf yazarın üslubuydu. Katy'nin ağızından olayları öyle güzel anlatmış ki bana Katy kendi halkımdan biri gibi çok samimi hissetirdi. Ama tabii ki olamaz çünkü biz Türkler uzaylıları daha çok bir süpürge olsun ne bilim bir faraş olsun bu gibi bizi biz yapan aletlerle kovalmayı seçeriz. Şahsen ben bir uzaylı görsem -ki hepimiz biliyoruz uzaylıların Daemon gibi bir taş olmadığını ayrıca ben uzaylılardan, hikayelerindeni ufolarından falan bayağı tırsarım- öyle yapardım.
Her neyse bu kitabı sevmemin diğer bir yönü de türü. Kitap fantastik türünde ama ancak bana fantastik olduğu kadar romantik komedi gibi de geldi. (Gerçi Daemon ve  romantizm???) Daemon ve Katy'nin atışmalarını okurken gerçekten çok eğlendim. Hele Daemon ın sürekli Blake farklı bir isimle seslenmesi...Borris hank mank falan yani bayağı uzayıp gidiyor bu liste :)
            Ayrıca bu kitapta Obsidiyendekinden daha farklı bir Daemon'la karşılaşıyoruz. Daha romantik daha anlayışlı....ama bazı şeyler hiç değişmez tabii(bkz. Daemon ın hazırcevaplığı)
Yani demem o ki ben bu kitabı Obsidiyen'den daha çok beğendim çünkü hem daha akıcı hem daha uzun hem de daha doyurucuydu.

Yalnız kitapla ilgili bir şey daha söylemek istiyorum. Oniks kitabı bana Hush Hush serisinin 4. kitabı olan Fİnali aşşşşşşıııırıııı derecede anımsattı. Örnek olarak Blake ve Dante;
*Her ikiside başta iyi karakterler olarak görünürler ama sonra kötü oldukları anlaşılır.
*Her ikiside başroldeki kızımızla aynı türdendir ve onu bir konuda eğitmeye çalışır.
*Her iki kitaptada başroldeki erkek karakterler onlardan nefret eder, onlara güvenmez ve haklı çıkarlar bla bla bla....
Ayrıca bunun dışında Katy'nin annesinin sevgilisi Will ile Hank Millar...her ikiside anneleri kandırıp kendilerine aşık ederler, onların evine giderler ve esas kızlarımız hakkında araştırma yaparlar. başta her şey güzeldir ama sonra baş kötü onlar çıkarlar..işte bu benzerlikler beni bayağı bir rahatsız etti..

Serinin üçüncü kitabı Opal en çok merak ettiğim çünkü kapağını diğerlerine göre daha çok sevdim ayrıca Opal benim burcumun taşı :)

Valla ben pek anlayamadım ne dediğini ama önemli değil görsel yetiyor :)

Oldu o zaman...


Valla Daemonun gerçek olmadığını farkettiğinizde böyle oluyonuz falan diyo sanırım...amaaan her neyse..


Ve puanım(beni rahatsız eden benzerliklerden kırdım ama çok kıyamadım)

9 Mayıs 2013 Perşembe

Kitap Alışverişi..

Bugün bendeniz üzerinize afiyet biraz rahatsızlandım. Doktor falan filan..tabii bugünler benim için çok değerlidir. Gerek annem gerek babam bütün istediklerimi yaparlar :) Ne bilim fazladan harçlık, istenilenlerin alınması, dışarda yemek ısmarlanması yani rüya gibi geçer..İşte bunlarda hastalığımın nimetleri..
Fang Ailesi; konusuna vurulduğum bir kitaptı. Bir süre ödül almış, bestseller olmuş. Her neyse Oniks'te 230lardayım. Oniks bitince hemen başlayacağım..
Charles Dickens; edebiyat öğretmenimin sınavda sorucam diye zorla okuttuğu İki Şehrin Hikayesi sayesinde tanıdığım ve tek bir kitapla beni derinden etkileyip favori yazarlar listeme giriş yapan muhteşem bir yazar..Bu kitabı almaya karar verdiğimde konusuna bile bakmama gerek yoktu. Bir kere Dickens yazmış yani kötü olma ihtimali 0. Ayrıca şimdi harika bir kadro ile (bkz.Helena Bonham Carter benim için hala Belleatrix) filmide çekiliyor. Yani böyle işte hastalığım sayesinde bu muhteşem kitapların sahibi oldum :)

Not:Ah telefon kamerası ahhhhh...


Yeni Kitaplar-Şahane kapaklar..

Yayınevleri yine harekete geçti bir sürü kitap bastı-basıyor-basacak. İşte onlardan daha kapaklarını görür görmez listeme eklediklerim;



1-Gündüz Erkek Gece Kadın
Bu kapağa bayıldımmmmm hemen listeme ekledim konusu hiç önemli değil az öncede dediğim gibi bunlar sadece kapaklarına göre konularını bilmeden alacağı kitaplar :) Ama gerçekten harika yaaa..

2-Muhteşem Gatsby
Bu kitabın yeni olup olmadığından emin değilim ama ben yeni gördüm ve vuruldum. Harika bir kapak bence..ayrıca filmide varmış..

3-Uyuyan Güller
İşte sade ama güzel, havalı, albenili kapak diye buna derim ben..

4-Tesadüfler Adası
Aslında çok alışılmışın dışında bir kapak değil ama yine de ben çok beğendim..Yazara olan sempatimden de dolayı kesin alırım heralde bu kitabı..(kitap listesinde üstüne çizik atılmayan her kitap için böyle demişti)



Kitap Okuyamama Gribi..

Uzun zamandır yoğun çalışma programım (hep kullandığım bahane) yüzünden ne bloga girebildim ne de kitap okuyabildim. Üstelik Oniks'e de başlamıştım :( Aslında kitap okuyamamamın sebebi yoğun ders programımdan ziyade.......bilmiyorum bir türlü çözemiyorum nedenini ama elim kitaba gitmiyor. Sevgili Renkli Kitap ta bu konudan bahsetmişti. Onunda dediği gibi en sürükleyici kitaplar bile elimde sürünüyor (bkz Oniks). Bende en iyisi bir kitap alışverişi yapayım dedim. Ama daha fırsatım olmadı neyse ki haftasonuna giriyoruz :)
Ben bloga bakamadığım bu sürede bir sürü etkinlikler olmuş, kitaplar çıkmış ohoooo..çok şey kaçırmışım. Bir sürü çekilişi de kaçırmışım ama bir tanesini yakaladım iyi kide yakalamışım çünkü kazandımm :)) Sevgili Kitab-ı Sevda nın düzenlediği çekilişte Gabriel'in Cehennemi kitabının talihlisi oldum. Umarım kitap güzeldir. Yorumlarınızı bekliyorum bu konuda :) Neyse benden bu kadar..hayat işte akıyo gidiyo akıyo gidiyo...

28 Nisan 2013 Pazar

Çilek Kızlar-Kitap Yorumu..



Aslında kitabı bitireli çok oldu ancak ben yorum yapmaya daha yeni fırsat bulabildim. Öncelikle kitaptan ziyade yazarın tarzı denişikti yani ilk 60 mış sayfasında gerçekten ama gerçekten heyecanlıydı..birazdan anlatıcam zaten nedenini ama daha sonraki 340 sayfasında heyecandan ziyade akıcılık ön plandaydı gerçekten çok akıcıydı elimden bırakamadım bir türlü ama heyecanlı değildi yaa işte böyle garipti..
Kitabın ilk 60 sayfasına heyecanlı dedim çünküüüüüü (Büyük spoiler geliyor..) birincisi Dana eşcinsel çıktı yani açıkçası gerçekten hiç böyle bir şey beklemiyordum zaten ben kitabı konusundan yola çıkarak daha aile komedisi tarzında bir şey bekliyordum ama ancak bu kadar kötü tahmin yapabilirmişim..Her neyse diğer şokun yanında bu hiçbir şey değil zaten ya Ruth resmen abisinden hoşlandı resmen birbirlerini delicesine sevdile ve resmen Ruth hiçbir şey bilmeden abisinden hamile kaldı. Zaten bu olanlardan sonra ben vay anasını  be ne kitapmış dedim yani gerçekten de öyleydi..
Kitapta yer alan bu ve bunlar gibi daha birçok dehşet-ül vahşet olaylara rağmen sonu beklediğimden daha sadeydi. Bir kere her iki kızda gerçek annelerini öldükten sonra öğrendi. Bir kere ben özellikle Ruth gerçek annesinin Val olduğun o ölmeden önce öğrenmesini isterdim Neler yapacağını çok merak ediyordum..
Bunların yanı sıra kitapta özellikle Ray Dickerson karakteri hoşuma gitti böle mızıkası falan olsun dünyayı sallamaz tavırları falan olsun çok sempatikti yaşlanana kadar..

Bu çilekleri de arada paylaşayım..Çok güzeller ama..
Ayrıca Vikikitap' a baktığımda kitap hakkında bayağı kötü değerlendirmeler gördüm çok şaşırdım kesinlikle o kadar kötü değildi ve kitap New York Times Bestseller...
Sonuç olarak kitap hakkında söyleyebileceğim çok fazla bir şey yok zaten puanım;

Ve artık neyi okumaya başladım uzun zamandır çıkmasını iple çektiğim Oniksi aaaaa harika ya!! Yalnız kitabın arka kapak yazısını hiç ama hiç okumadım hepimizin bildiği üzere Obsidyen'in arka kapağında büyük bir spoiler vardı bu sefer yemem o spoileri arkadaş..


21 Nisan 2013 Pazar

Çizgili Pijamalı Çocuk/Kitap Yorumu...



   
Aslında bu yazıyı yazmayı pek istemiyorum bile diyebilirim. Çünkü yazarken bile tüylerim diken diken oluyor...Zaten kitap hakkında söylenebilecek çok fazla şeyde yok. Bana okuduğum bütün fantaztik kitapları unutturdu..
Hatırlıyorum da Hush Hush serisinin zon kitabı Finali okuyanlar bilir; Patch bir ara cehenneme gitmişti. Ve ben o sahnede ağlamıştım. Şimdi bu kitabı okuduktan sonra ne kadar abarttığımı düşünüyorum. Bunun yanında benim için hiç gibi kaldı. Yani zaten kitabı okuduktan sonrada hepimizin bildiği gibi pisliğin teki olan Hitlere küfürler yağdırmamak elde değil. Böyle bir insan gerçekten olamaz. Kitabı okuduktan sonra kendisi hakkında araştırma yaptığımda intihar ettiğini öğrendim. Bu dünyayı kendisi gibi bir pislikten kendisinin kurtarması çok ironik..
Neyse kitaptaki ana karakterimiz Bruno'yu çok ama çok sevdim. Çocuk aklıyla tel örgünün diğer tarafında çocukların oyun oynadığını düşünüyor..Ve kitabı okumayıpta okumayı düşünenler ki şiddetli bir şekilde herkese tavsiye ederim burda gerisini okumasın..
Kitabın sonlarına doğru zaten Bruno çizgili pijamayı giymeye karar verip tel örgünün diğer tarafına geçtiğinde zaten oradan bir daha çıkamayacağını anlamıştım..Kitabı bitirdiğimde hemen açıp filmin son kısmını izledim.Tabii daha da duygulandım. Bu nasıl bir son böyle ya..o iki küçük masum çocuktan ki bunun caniler için hiçbir önemi yok tabii ki sabun yaptılar resmen. Ve bilmeyenler için söyleyeyim bu işlem tam 20 dakika sürüyor. Yani onlar 20 dakika boyunca dayanılmaz acılar çekiyor..bu gerçekten çok berbat bir durum..
Çizgili Pijamalı Çocuk kitabının bir de filmi çekilmiş. Şimdi film üzerinden karakterleri tanıtayım;
Kensidi Bruno yani ana karakterimiz olur. Tel örgünün diğerine göre iyi olan tarafında, üç katlı bir evde yaşar.(Bu iğrenç kelimeden ne kadar uzak olsa da)kendisi bir nazidir..Araştırmayı sever ama kitabın sonunda ne yalan söyleyeyim keşke sevmeseymiş dedim..
Bu Shmuel. Tel örgünün kötü tarafındaki masum bir yahudidir. Her şeyden habersiz..
İşte kitabı tamamen özetleyen resim..
Bu da asla unutulmayacak olan son sahne..
"Bu kitabı okumaya başladığınızda, Bruno adında dokuz yaşındaki bir çocukla bir yolculuğa çıkacaksınız (ama bu kitap dokuz yaşındakiler için değil). Ve er geç Bruno ile birlikte bir tel örgüye varacaksınız.
Böyle tel örgüler dünyanın dört bir yanında var. Umarız asla rastlamak zorunda kalmazsınız."
Kısa ve öz harika bir arka kapak yazısı olmuş..
Puanım;

20 Nisan 2013 Cumartesi

Favori kapaklarım..

Sevgili Sihirli Kitap ın başlattığı bir etkinlik olan Cumartesi İlk 10'un ilk haftasında en sevdiğiniz kapakları yazıyorsunuz. İşte bunlarda benimkiler;

1-Başlayanlar-Lissa Price
Bu kapağa bayılıyorum. Bence çok farklı bir havası var çok orjinal. Bir de bir an önce başlayabilsem..(Bu kitabın seri olup olmadığından seri ise adının ne olduğundan emin değilim.)

2-Fısıltı-Becca Fıttzpatrick (Hush Hush#1)
Serinin koyu fanı olaraktan en çok beyendiğim kapağı Fısıltı'nın ki. Aslında bu serinin kapaklarını beğenmemin diğer bir sebebi de favori rengim olan siyah renkli olmaları.

3-Gece Yarısı Çıkmazı-Rachel Caine (Morganville Vampirleri#3)
Bu serinin  de her kapağını severim ama bu bir başka..

4-Uyumsuz-Veronica Roth
Başta kapağını çok havalı bulup sadece ve sadece kapağı için almayı düşünmüştüm ama konusu da ilgimi çekti tabii..

5-Beyinsiz-Meg Cabot
Bence çok ama çok renkli bir kapak olmuş.Aslında kızın yerinde daha farklı şeylerde olabilirmiş ama bu da çok güzel..

6-Mekanik Prens-Cassandra Clare(Cehennem Makineleri#2)
Aslında serinin Mekanik Melek'in kapağı ile bunun kapağı arasında kararsız kalırım her zaman ama bunda kitaptaki ögelerin daha iyi yansıtıldığını düşünüyorum.

7-Kış Bahçesi-Kristin Hannah
Kış temalı her şeye ayılıp bayılan birisi olaraktan bu kapağı çok sevmemem mümkün değil.

8-Ye,Dua Et,Sev-Elizabeth Gilbert
Konusu ile ilişkili olmasından ve bana çok samimi gelmesinden dolayı içeriğinin aksine kendisini çok severim.

9-Beni Orada Bulacaksın-Jenny Jones
Sevgili Vampirella'nın çekilişinde kazandığım bu kitabı konusunu bilmediğim için istemiştim ama diğer bir nedeni de kapağını çok samimi çok tatlı bulmamdı..ama cidden öyle..

10-Harry Potter Serisi-J.K.Rowling
Bu seriyi eklememem imkansız..Elimde olsa bütün kapaklarını koca koca afişler şeklinde bastırıp odama asarım o derece..

19 Nisan 2013 Cuma

Yeni Çıkan Muhteşem Kitaplar..

Daha okumadan bir çoğunun muhteşem olduğuna karar verdim. Hepsini en kısa sürede almak istiyorum ama o kadar kolay değil tabii. Neyse şimdi neymiş bunlar görelim(Aslında listenin en üst sıralarında yer almasına rağmen Oniks'i eklemedim çünkü eğer eklersem bu yazı gereğinden fazla uzardı. Alınca konuşuruz artık :)
1-TATLI BELA

Tatlı BelaAbby Abernathy karanlık geçmişiyle arasına mesafe koymuş olan, alkol kullanmayan, küfür bile etmeyen kendi halinde bir kız, fakat hayatını dövüşerek kazanan ve vücudu dövmelerle kaplı yakışıklı Travis Maddox onun hayatını değiştireceğe benziyor.İyi kız ve kötü çocuk Bu birliktelik bir aşkın mı habercisi yoksa bir felaketin mi?Tatlı Bela sadece bir bestseller değil, uluslararası bir fenomen. Yayımlandığı günden beri tüm dünyada büyük yankı uyandıran bu kitabı okumayan kalmayacak.


2-HIRSIZLAR SOSYETESİ
HIRSIZLIK BİR MESLEK SAYILABİLİR Mİ?

Belki hayatını bu meslek üzerine kurmuş insanlar, hatta aileler olduğunu bilmek tüylerinizi ürpertebilir. Ama Katarina'nın heyecanlı ve "eğlenceli" dünyası size tüm ön yargılarınızı unutturacak.

Dünyanın en seçkin müzelerinden biri için planlanan soygun. özünde iyiliğe hizmet etmeli; eserlerin gerçek sahipleriyle buluşmasına, parçalanmış bir aileyi bir araya getirmeye ve biraz da... Üzeri örtülen bir aşkın su yüzüne çıkmasına.

Konusuna ayılıp bayıldığım bir kitap olan Hırsızlar Sosyetesi henüz hala taze bir yayınevi olmasına rağmen çok güzel kitaplar çıkaran Deli Dolu Yayınlarına ait.





3-YAĞMUR SONRASI
Bir yanda Anne Calloway’in hemşire olarak gittiği Bora Bora Adası’nda tanıştığı yakışıklı ve cesur asker, diğer yanda ardında bıraktığı nişanlısı…
II. Dünya Savaşı zamanında, Pasifik’in tam ortasında yaşanan yasak aşk ve işlenen korkunç bir cinayet… Savaş rüzgârlarıyla dağılan hayatlar ve yıllar sonra sırları gün yüzüne çıkaracak olan gizemli bir mektup…
Sarah Jio’nun muhteşem kaleminden dökülen bir başyapıt… Yağmur Sonrası ile tutkunun zaman tanımayan öyküsünü okurken, gözyaşlarınıza hâkim olamayacaksınız.

Mart Menekşeleri'nin yazarından Yağmur Sonrası..






4-EVDEN ÇOK UZAKLARA
Bütün evliliklerde bir kırılma noktası vardır. Bütün aileler yara alır. Bütün savaşların bir bedeli olur...
Seni artık sevmiyorum. Dev bir dalga gibiydi o cümle, hiç umulmadık bir anda gelen, binaları temelinden yıkıp evleri un ufak eden bir dalga gibi…
Cesur, gerçekçi ve düşündürücü bir roman.

Yazarın sadece Kış Bahçesi kitabını okudum. Kaleminden etkilenmemek mümkün değil...

Yayınlandığı andan beri hatta yayınlanmadan öncede büyük ilgi gören bir kitap olur kendisi. Hatta kendisi için bir tane blog turu düzenlendi bile. Bir tane çekilişte şuan devam ediyor. Ve bir blog turu daha başlamak üzere. Bakalım belki çekilişten kazanırım. Bunlar hep nasip kısmet işi...

18 Nisan 2013 Perşembe

Yeni Kitaplarım..

Her ne kadar kitaplığımda birbirinden mükemmel 15ten fazla kitap (kontrolsüz tüyap alışverişi) okunmayı bekliyor olsa da babamdan gelen maddi destek sonucu kitap almaya karar verdim. Hatta malum Oniks'te çıktı haftaya da onu almayı düşünüyordum ancak  bir arkadaşımın doğumgünü olduğu için ertelemeye karar verdim.

Sonuç olarak bu hafta her zaman gittiğim 2.el kitapçıya gittim ve bu muhteşem iki kitabın sahibi oldum. Bildirge kitabını orada bulmayı hiç ama hiç beklemiyordum ancak serinin ikinci kitabıyla birlikte ordaydı. Çok   merak ediyorum kendisini ama kapağı pek hoşuma gitmedi. Acemi Cadı kitabına gelirsek, kitabı ilk Vampirellanın Güncesi'nde 4 puanla görmüştüm. Sonradan konusunu da okuyunca çok ilgimi çekti. Kitapçı da görünce de hemen aldım tabii. Bu alışverişin benim için en güzel yanlarından biride iki kitabın toplamda bana sadece 12 tl gibi mükemmel bir fiyata mal olmaları oldu.Şimdi kitaplığımda okunmayı bekliyorlar.

15 Nisan 2013 Pazartesi

Sıcak Bedenler/Kitap yorumu..


Ya ben bu kitaba ne diyim? Yani ne diyebilirim ki? Zaten daha kitabın  ilk birkaç satırında sevgili zombimiz R'nin kendini tanıtması bile ona kanımızın kaynamasına yol açıyor. Ya cidden o kadar sempatik bir zombi olabilir mi? Hatta kitabın sonlarına doğru R, Julie'nin evine gittiğinde, ona telefon geldiğinde o telefonun ahizesinin ters tutuşu yok mu ne şeker öyle ya...eridim bittim yani..
Kitabın özellikle başlarını ve sonlarını beğendim yani şöyle diyim ilk 50 sayfasını ve son 50 sayfasını çok beğendim. Aslında ilk 50 de Julieyle tanışmaları dışında pek önemli bir şey yoktu akma R nin düşüncelerini okumak çok zevkli geldi bana.
Kitapta özellikle sevdiğim karakterlerden biride Nora'ydı. Çok tatlı kızdı yaa. Böyle rahat, sevecen tavırları falan vardı. Çok sıcak kanlıydı. Özellikle sevmediğim karakterlerden biri de Perrydi ne o öle yaşayan ölü gibi tip tip hareketler...(ama filmde tatlı çocukmuş hani:)
Yalnız kitapta aklıma takılan bazı noktalar var. İkincisi ve en önemlisi (kitabı okumayanlar KESİNLİKLE okumayın) kitabın sonunda Julie ne oldu? Ne biliyim sarı gözlü, denişik bi şey oldu ama anlayamadım. Ayrıca kitap yarım kalmış gibi geldi bana. Yani R tam olarak insana dönmedi. Julie yle R evlenmedi ya da zombilerle insanlar kardeş kardeş yaşamadı. Böyle bir garip ama güzel geldi sonu.
Ve diğer önemli sorun; ne yani R nin gerçek ismini hiç bilemeyecek miyiz? M nin bile gerçek adını öğrendik. R ninkini de öğreneydik keşke ama benim tahminin Rodrick..nerden aklına geldi dersenizde bir rotring(kalem hepimizin bildiği üzere) sevdalısı olaraktan malum..
dün akşam tam otumuş filmini izlemeye başlamıştım ancak matematik kitabı beni sert bir şekilde çağırınca ve notla tehdit edince(buna rağmen yapmamam da çok ironik) bende bıraktım filmi. Şöyle bir 10 dakikasını falan izledim ve filmde de fragmanda da çok gözüme çarpan şey Rnin kıyafetleriydi. Kitapta gömleği ve kırmızı kravatı(ki Julie bunu çok seviyor) olduğu söyleniyor ancak filmde Rnin tshirt ve hırkası var. Ne demek yaaaağğ? Bana göre bu çok önemli bir şey yani. tamam kabul ediyorum R hırka ve tshirt le daha sempatik olmuş ama olsun Kıravat olsaymış iyiymiş.
Bunlar da filmden karelerrr;

Bence çok iyi bir üçlü olmuş. M de olabilirmiş fotoda ama..(Bundan sonra bende kendime S diycem)
Bence Rodrick..
Ay ay ay ne diyim yani..
Sanki kafasını çarpıyo gibi o ne öle ya.
Bu sahneyi fragmanda görmüştüm çok komikti...
Perry olur kendisi..
İşte böyle yani.Sonuç olarak puanım..